Bugün gezegenler ters açıyla kare yapmış...mış. Ne demekse?!
Ben işin tanımında değilim de etkisindeyim. Bugün herkesi zorlayacak olaylar
olabilirmiş, doğrudan tepki vermemeli “bilgin baykuş” modunda seyretmeliymişiz.
Bendeniz de Allah’ın bir kulu olduğum için bu “zorlanma”
durumundan üç olay ile nasibimi aldım.
İlkinde duydum, anladım, karşımdakinin ağzından kaçan cümle
ile ne kast ettiğini anladım. Sustum.
İkinci olayda üzüldüm, ağzım üzüldüğümü söylemese de, yüzüm
söyledi.
Üçüncüsünde ise baktım duruma, “Sen” dedim kendime istifini
bozma, “Bugün de böyle bir gün”.
Sağ salim eve ulaştıktan sonra düşündüm bugünü. “Aynı B gibi
davrandın bugün, aferin sana!”
B kim mi? Daha önce zihnime olumsuz düşüncelerin gireceği
kapıyı kapatan arkadaşlarım var demiştim ya. İşte o arkadaşlarımdan biri B.
A’yı yazıp B’yi yazmamak hiç olur mu? Ayrıca benim gibi bazı
konularda takıntılı biri sıralı sekili gitmeli zaten yazı işinde bile.
Şimdi bu B arkadaşımı ilk tanıdığım gün gözümün önünde. Çok sinir
olmuştum ona. Arka sıramda tüm dersler boyunca konuştu, konuştu, konuştu. Konuşmadığı
zaman da sırtıma 0.5 kalemini batırıp durdu. Gıcık kız.
Aradan bir süre geçti, dedim ki “E fena da değilmiş aslında”.
Biraz daha zaman geçti “Ne eğlenceli bu kız yaa”. En sonunda da dedim ki “Hadi
sen evden çık, sokaktan bana doğru yürü ben de sana doğru yürüyeyim. Ortada
buluşuruz”
Biz yıllar yılı aynı yolları arşınlayarak aynı orta noktada
buluştuk. Aynı sokakta oturmanın rahatlığı ile. Servisten inip birbirimizin
evine gittik. Hep ama hep hayal kurduk. En ince detayına kadar. Sonra da
oturduk bunları farklı zamanlarda, farklı renklerdeki farklı kağıtlara yazdık. Kağıtlara
yazdığımızı unuttuk. Farklı zamanlarda farklı yerlerde bu kağıtlar önümüze
çıktı. Hayallerimizden gerçekleşenler için sevindik. Gerçekleşmeyenler için ise
daha zamanımız var dedik.
Şirket kurduk, isim verdik, zengin olduk hayalimizde. Hayal kurarken
hep onun yaptığı o lezzetli elmalı paylardan yedik. İnsan neden 13 yaşında
elmalı pay yapar hiç bir zaman anlamadım ama.
Aramızda en çok ilgiyi hep o çekti. Gözlüklü halimde etrafa
kısık gözlerle bakarken, o kocaman güzel gözleriyle etrafı süzüyordu. Cep telefonunun,
internet ve sosyal medyanın olmadığı ilk gençliğimizde, sosyalleşme metodu
olarak cafede oturduğumuz masaya bir telefon numarasının atıldığını gördüm. Tabi
ki benim için değildi.
18 yaşına bastığı gün okuldan her zamanki gibi onların evine
gittik. Artık reşit olmuştu. Lise kıyafeti ve hazırladığımız son derece çakma
kimliklerimiz ile alınmadığımız barlara artık serbestçe girebilecektik. İnsan
hangi akla hizmet gündüz vakti lise üniforması ve sahte kimliklerle bara
girmeye çalışırdı ki? Bilmem. Ama O’nunlayken anlam aramaya gerek yoktu.
.........................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................
Zaman oldu, zaman geldi, zaman doldu, zaman geçti. Küçük küçük
noktalara ayrıldı zaman. Noktalar birbirinden uzaklaştı. İki nokta arasında bir
doğru çizilemedi. İşte o doğrunun çizilemediği zamanlarda, noktalar iki ok oldu,
uzaklaştı birbirinden.
Başımdan neler neler geçti. Başından neler neler geçti. Bilemedim.Bilemedin.
Ben o zamanlarda çok özledim seni. Seninle hayal kurmayı, sana hayallerimi
anlatmayı. Seninle gülmeyi, seninle dünyayı dert etmemeyi.
Noktalar birbirinden ayrılmadan önce ben duyuyordum. Noktalar
birleşip doğru olduğunda iyi işitemiyordum artık. Bıraktığın ben ile yeniden
bulduğun ben hem çok farklı hem de çok aynıydı. Farklıydım çünkü değişmek
zorunda kalmıştım, her zaman benimle olacak kaybıma alışmak için. Aynıydım çünkü
seni o çocukluk günlerimizdeki kadar çok seviyordum.
Sen hep idare ettin. Hep alttan aldın ama hiç eğilmedin, hiç
güçsüz olmadın. Hiç ama hiç çirkinleşmedin, ne tavırlarınla ne de görünüşünle. Her
zaman bir adım uzak ama ulaşılabilir oldun. Çok anlatmadın ama iyi dinledin.
İşte ben de bugünü sağ salim atlatabildim. Senin gibi alttan
aldım ama eğilmedim. Kızdım ama sesimi yükseltmedim.
Bir daha lütfen zaman ayrılmasın noktalara. Tüm noktalar bir
olsun, birlikte olsun. Seninle, benimle ve bizimle olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönderme