Yaşasıın bugün Cuma! Ofis çalışanlarının kutsal günü. Cumartesi
- Pazar’ın arifesi, sucuklu yumurtalı kahvaltıların habercisi.
Geçen günlerde bir arkadaşıma blogumdan bahsederken, haftada
beş yazı yazıyorum. Hafta sonları yazmıyorum, “memur bloggerım” ben dedim :)
Eee Ankaralı olup da memuriyet ile yolu kesişmeyen yoktur
herhalde. Bizde de ana memur, baba, ablalar memurken bilinçaltına da girmiş
haftada beş gün çalışma, Cumartesi Pazar tatil olayı.
Hoş, blog yazmak benim için iş değil. Şu güne kadar içime
sinen, kendim için yaptığım, kendimi memnun eden tek şey. Hobi desem hobi
değil, benim için gezmek gibi beni ben yapan bir şey işte.
Daha önce de çeşitli konularda blog yazma deneyimim oldu. Ne
yazık ki onlarda 5-10 yazıyı geçemedim. Sonra hevesim kaçtı ve bıraktım.
Bu sefer farklı ama. Bu blogu önceden planladım, bazı
yazılarımı çok çok önceden yazdım. Diğer sosyal mecralarda da kendimi ifade
etmeye karar verdim. Bir konsept belirledim. El yazım ile dijitallikten çıkmak
istedim. Her şeyden öte kendime bir amaç edindim. Amacımı bulurken, yine inatla
bir eksikliğimin üzerine gitmeye karar verdim. Bu eksikliğim devam etme
konusundaki disiplinsizliğimdi.
Hayatım boyunca çok iyi fikirlerim oldu. Gerçekten iyi
fikirler. Yaratıcılıkla desteklediğimde beğenilen fikirlerim. Ama onlar hep
başlangıç aşamasında kaldı, devam ettiremedim. İlk anda patlayıp alevi sönen,
gökyüzüne ulaşmayan bozuk havai fişek gibi harcandı fikirlerim.
Bu sefer farklı ama. Bu sefer farklıyım ama. Hedeflediğim okunma
sayısına ulaşmasa da, hiç yorum almasam da devam edeceğim. Bırakmayacağım. Bu sefer
aklıma, fikrime, kendime ve emeğime sahip çıkacağım...
Şimdi memur bloggerinizin kendini şarj etme zamanı geldi. Haftaya
zinde ve güzel yazılarla buluşmak için az biraz tatil zamanı!
Mutlu ve verimli haftasonları! :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönderme