Ben dün Survivor’da yarıştım. TV’de görmedik demeyin. Benim yarıştığım
ada, kendi hayatım. Bir gün içinde pek çok müsabaka oluyor. Şimdi bunları tek
tek anlatacağım.
Sabah saatlerinde “değişim oyunu” vardı. Bu oyunda en esnek
olan kazanıyordu. İnsanın kendi kontrolü dışında gelişen değişikliklere uyumu
ölçülüyordu bu yarışta. Yarışmanın başında performansım çok iyi değildi. Yüzümün
biraz düştüğü oldu. “Aman değişikliğe ne gerek var, eskisi ne iyiydi” dedim.
Kendi enerjimden yedim. Oyunda geri kaldım enerjim düşünce. Sonra oyunun tam
ortasında baktım ki eski ile yeninin tam ortasındayım. E dedim, eskiden
uzaklaştıysam yeniye neden koşmayayım? Bıraktım eskiyi, attım kendimi değişimin
kucağına. Oyunu geç bitirdim ama ilk puanım aldım.
Öğleden sonra ise “önderlik oyunu” oynandı. Bu oyunun amacı
örnek olup, güzel işlere imza atmaktı. Bu oyun dahilinde eğitim vermeye
çalıştım elimden geldiğince. Enerji verdim, enerji aldım. Daha da iyisi tabi ki
yapılır dedim ama dur daha biraz sabret dedim. Önderlik oyunu uzun solukluydu,
buradan da “sabır puanı” topladım.
Akşam saatlerinde ise “fiziksel performans” oyunu vardı. Çok
sulu bir oyundu bu. Kovadan boşanırcasına yağan yağmurda oynanıyordu. Oyunun
amacı A noktasından B noktasına, çeşitli araçlar değiştirerek en kısa sürede
ulaşmaktı. Bu süre zarfında özellikle oyuna dahil edilmiş terslikler önüne
çıkıyordu insanın. İlk terslik metroda yaşanan kavgaydı. Halkımızın asabiyet
seviyesinin dışa vurumu olarak bir tartışma sahnelendi metroda. Baktım kimvurduya
gitme durumu var, attım kendimi metrodan. Dedim biraz yürüyüp dolmuşa bineyim. Yağmur
daha da hızlanmıştı. Yakındaki AVM içinden geçersem daha az ıslanırım dedim.
AVM içindeki alışveriş tuzağına düşmeden, o bölümü başarıyla atladım. Sonrasında
durağa ulaştım. Burada sabır ölçülmeye başlandı. Sahne soğutulmuş, yağmurun
şiddeti arttırılmıştı. 20 dakika bekleyişin sonunda oyun kurucu bir dolmuş
gönderdi sonunda. Bu arada zaman geçiyordu. Oyuna başlayalı 1,5 saat olmuştu
olmasına ama hala B noktasından çok çok uzaktaydım. Dolmuşun gelmesine
sevinerek serüvene devam ettim. İneceğim yerden taksiye binmeyi planlamıştım. Dedim
ya oyunda özellikle konulmuş terslikler var diye. En büyük terslik sona
saklanmıştı. Taksi durağında araç yoktu. Yağmur yağıyordu ve yoldan da taksi
geçmiyordu. Geçenler ise hep özel araçtı ve çok hızlıydılar. 20 dakika da
kafamı altına sokacak bir şapka, şemsiye ya da durak olmaksızın taksi bekledim.
Baktım oyun kostümüm sırılsıklam, durmayayım B noktasına doğru yürüyeyim dedim.
Sokaktaki köpekleri ve karanlığı dert etmedim. Oyun için bana verilen 2 saat
dolmak üzereydi. Yürüyerek B noktasına varacak gibi de değildim. Yol üzerine
konumlandırılmış bir markete girdim ve yardım istedim. Durumu anlattım. İyi yürekli
yardımcı oyuncu halime acımış olmalı ki kendi arabasına bindirip beni B
noktasına götürdü. Bu oyundan hız puanı alamadım ama bir sabır, bir de zor
durumda yaratıcı olma puanı aldım.
Günün sonunda yorgun ve bitap düşmüştüm, ama sağ salim B
noktasına ulaşabilmiştim. Aldığım ödül ise tüm zorluklara değerdi; sıcacık
evimde beni bekleyen sevdiklerim... ha bir de güzel bir yemek :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönderme