Fotoğraf: el yazısı ile Altyazı...Altyazı 18 Mayıs 2015 |
İşitme kaybım başladığından beri daha fazla okur oldum. Gözlerim
fıldır fıldır dönüp etraftan daha fazla veri, daha fazla delil toplamaya
başladı. TV de altyazı okur oldum. Kimsenin göremediği küçücük yazıları seçer
oldum. Bir de sanırım görsel detaylara daha düşkün oldum. Her şeyin altında
yazanı, belki de yatanı iyice okur oldum.
Sokakta yürürken insanların üzerinde çeşitli yazıların
bulunduğu t-shirtler giydiklerini fark ettim. Bunlara dikkat edip okuduğumu
fark ettim. Çoğu şeyi unutan ben, bugünkü kısa yürüyüşümde gördüğüm
t-shirtlerin üzerinde yazanları unutmadığımı fark ettim. E bari oturayım da bunları yazayım dedim.
İlk gördüğüm t-shirt ün üzerinde I’mpossible yazıyordu. İngilizce
kelime oyunu işte, “olanaksız” da okunabilir “ben olanaklıyım” da... T-shirt un
altında ek olarak “Hiç bir şey olanaksız değildir” yazıyordu. Yani t-shirt
tarafını seçmişti, olanaklı tarafındaydı. Giyen genç ince esmer bir çocuktu,
somurtarak yürüyordu. Giydiği t-shirtün pek farkında değildi dedim. Eğer yazılı
şey aklında olsaydı daha mutlu bir şekilde yürürdü diye düşündüm.
Yürümeye devam ettim. Sıcaktan şikayet edecek gibi oldum ama
kendimi engelledim. Buz gibi ayazda otobüs beklediğim günleri düşününce sessiz
olmaya ve şükretmeye karar verdim. Şükre odaklanıp yoluma baktım.
Karşımdan bana doğru gelen ikinci yazılı t-shirtün sahibi 30’larında
bir kadındı. Kendinden oldukça emin bir şekilde yürüyordu. Siyah t-shirtünün üzerinde
“Black is my happy color” yazıyordu. İnsan neden siyahı mutlu rengi olarak
düşünür ki dedim. T-shirtün sahibi kız pek bir havalıydı, t-shirt sanki onu değil,
o t-shirtü anlamlandırıyordu. Bu t-shirt sana uymuş bacım dedim ve ilerledim.
Yürümeye devam ettikçe gökten bana mesaj yazıyordu sanki. İnsan
bir şeye dikkat etmeye görsün işi gerçekten zorlaşıyor. Arada bunu düşünürken
karşıdan “Excuse my French” yazılı t-shirt gelmesin mi? Haydaa dedim, Fransızcamı
mazur görün diyen kişi, Türkiye’de, İngilizce t-shirt giyen bir kızdı. İroniyi anladım
ve gülümsedim.
Artık hedefime doğru yaklaşıyordum; birazdan yürüyüşüm sonra
erecekti. Ki karşıma “Wrong is the new right” çıktı.Yanlış artık
yeni doğrudur da ne demek? Devri değişti
artık hata yapmak makul bir şey sanırım... ya da hatayı seçmek doğruyu mu
getirir acep diye derin düşüncelere daldım.
Düşünürken baktım yolun sonuna gelmişim. 10 dakikalık
yürüyüşte hayatın alt yazılarını okumak hoşuma gitti. Bakalım serinin devamında
alt banttan ne yazılar geçecek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönderme