![]() |
Güçlü, güzel ve güzel vücutlu çizgi kahraman Wonder Woman'ın orijinal çizgi hikayesinden bir alıntı. elleri ile bir yükü kaldırmış fırlatmak üzere, yüzünde hırslı bir ifade var. |
Geldik fevkalade can alıcı bir konuya: Kilo hadisesi. Yıllar
yılı bir hizaya sokamadığım konu. Son 3 yılda toplamda 24 kilo verip belki de
fazlasını almamla devam eden efsane. Yazları yükselen trend ile kendini
hatırlatan, kışları ise biraz nefes alıp Mart ayında aldığım nefesin vücudumun
bazı kısımlarında toplandığını görmemle “Aman da amma nefes almışım bea”
dedirten husus.
Şimdi bu konuyu çözüme kavuşturmak için kendimi bildim
bileli bir çaba içinde oldum. Aslında Anadolu Lisesi Hazırlık sınıfına kadar
böyle bir konu gündemimde yoktu, ta ki bir arkadaşımın doğum gününde giydiğim
lasteks kot (1989’da böyle deniyordu skinny jeanlere) dikkat çekene kadar. Hoş,
dikkat çeken kottan ziyade kotun içini dolduran şeymiş. Yani ilk böyle demişti
C bana...”Sen dans ederken arkandan yukarı aşağı seni takip ediyor” dediği
malum bölgem. Ah o zaman Kim Kardashian yoktu ki. Utandım haliyle. Yoksa “Kim
gibiyim ben, nolcek ki sen kendi dümdüz popona bak!” diye lafı gediğine sokar,
yıllar yılı sürecek kilo kontrolü derdimin ilk anını yaşamazdım.
İlk hatırladığım kilom ilkokul 5 te ölçülmüştü. Ondan önce
böyle bir konunun farkında bile değildim çünkü cılız bir çocuktum. Annem çırpı
bacaklı derdi. Hiç de tartılmamıştım. Neyse efendim ilkokul 5’te şu 90 derece
dönün kelimelerini duyup 90 derecenin anlamını bilmediğim ilk beden eğitimi
dersinde kilolarımız da ölçülmüştü. O zaman 40 kilo çıktığımı hatırlıyorum. Bir
de bundan 1,5 yıl sonra 56 kilo olduğum ölçülmüştü. Arada bir şeyler olmuş
olmalıydı. Şimdi düşünüyorum o arada ne oldu diye. Belki burası aydınlatır bu
betonlaşmış sorunumu.
Hazırlıkta gittiğim o ilk doğum gününden beri kilo konusu
beynimdeki kendisine ait yeri aldı. Sonrasında o yeri bazen küçüldü, bazen de
büyüdü ama hep oraya yayılmış bir şekilde kaldı. Zihnimdeki konuyu çözmeden
vücudumu eğittiğimi zannedip, ona yemek vermeyerek inceldiğim de oldu. Sonra o
kiloları fazlasıyla geri aldım. 19 yaşındayken bir ameliyat geçirdim o ameliyat
sonrasında 48 kiloya düştüğümü hatırlıyorum. O zaman gerçekten inceydim. Bir
süre de o şekilde gitti. Ama aldığının yerini fazlasıyla dolduran, borcunu
misliyle ödeyen sevgili vücudum açıkları hep kapattı. Hep açıklarının üzerini
kapattı.
Şimdi 38 yaşında işitme kaybı dışında şükür sağlıklı bir
kadınım, fakat şu kilo hadisesini bir türlü kapatamadım. Düşünüyorum, hareket
ediyorum, bazen az yiyorum ama sanki içimde sürekli aç kalmaktan korkan biri
var. Sürekli bir kıtlık korkusu. Aman 3 saat bi şey yiyemeyecek miyim? O zaman
midem ağrıyana kadar normalin iki katını yiyeyim derdirten şey. Ama bu konuyu
kafamda çözmeden vücudumun bana direneceğini biliyorum.
Vücudum ve beynim ve
kalbim arasında üçlü bir anlaşma imzalanması lazım. Tarafların ikisinin bir
araya gelmesi de işi çözmüyor. Bunca yıllık tecrübemle söylüyorum bunu.
Çok sevgili bir arkadaşımın eskiden http://coksevgilidunluk.blogspot.com.tr
de yazdığı “Hayat sen o kiloları vermeye çalışırken geçen zamandır” isimli
yazısı işte tamamen beni tanımlıyor. Gerçekten hayatımı kilo alıp vererek ya da
kilo konusunu dert ederek veya hiç bir derdim olmadığı zamanlarda dünyanın en
büyük derdi kilommuş gibi davranarak geçirdim. Artık bu konuyu tamamen ve
kökten çözmek istiyorum. Bu konuyu gerçekten bir dert olmaktan çıkarmak istiyorum.
Rahat hareket etmemi sağlayacak, merdiven çıktığımda nefes nefese kalmayacak,
mutlu ve huzurlu bir bedenim olsun istiyorum. Bu konuyu da çözdüm mü, bin ışık
yılı yol kat etmiş hissedeceğim kendimi. Bedenim kadar zihnim de hafifleyecek,
kilo konusuna verdiğim enerjiyi başka konulara aktaracak, çok daha verimli
olacağım. İşitme kaybından sonra bu kemikleşmiş sorunumun da üstesinden
gelirsem değmeyin keyfime. O zaman gerçekten dünyanın hakimi olabilirim belki. O
zaman gerçekten öz ve has Wonder Woman olabilirim belki :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönderme