5 Haziran 2015 El yazısı ile Oh Be! yazılmış |
İşitme engeli olanların görme ya da bedensel engeli olanlardan
farklı olarak, halk arasında dalga geçilme gibi bir durumu var. Yanlış anlaşılan
soruların doğru yanıtları, gerçekten sorulan sorunun gerçek yanıtı olmadığı
için komik ya da trajikomik durumlar ortaya çıkabiliyor.
İşin daha da vahimi ise yüz yüze değilken işitme kayıplı
birey olarak bunun farkına varamamanız ve yanlış anladığınız soru üzerinden
konuşmaya devam etmeniz. Karşılıklı konuşmada yüz ifadelerinden anlaşılıyor bir
pot kırıldığı fakat telefon görüşmelerinde böyle olamıyor maalesef.
Geçen haftalarda Ecnebistan’dayken kendimi bile şaşırtacak
bir şey yaptım. Oradaki titri müdürüstü müdür yani üst üst müdür kıvamında olan
yüce yöneticime dedim ki: "Ben artık telekonferans yapmak istemiyorum". Açıktan ve
yekten şöyle dedim: “Konuşurken sizin dudaklarınızı okumak istiyorum.
Video konferans yapmak istiyorum. Sorunuzu yanlış anlayıp, farklı bir şeyi anlatıp
aptal gibi görünmek istemiyorum” dedim. Kelimesi kelimesine bunu söyledim.
Ayrıca gayet kendime güvenerek söyledim. “Aaaa, CEO’nun bir tık altındaki adama
bunu nasıl söyledin, asıl bu aptalca olmuş" diyenler olabilir.
Aman, diyenler desinler, bir de üzerine şeker yesinler.
İş hayatında kadın olarak kendimizi ifade etmemizde zaten sıkıntımız
var. Konu bir de karşındakinden bir şey istemeye gelince, erkeklerden çok çok daha
çekingen olduğumuz araştırmalarla kanıtlanmış bir gerçek. Profesyonel hayatta,
erkeklerin sadece kendilerine daha çok güvendikleri için, yeterli olmasalar bile
bazı üst pozisyonlara gönüllü ve istekli oldukları bilimsel olarak kanıtlanmış. Daha
fazla özelliğe ve niteliğe sahip kadınların ise bir türlü kendine güvenemeyip, ortaya
atılamaması yüzünden arka planda kaldıkları da diğer bir gerçek. Aslında kadınlar
olarak kendi kendimize set çekiyoruz, kendimizi ve isteklerimizi doğru ifade
etmeyerek. İstemeye çekinerek.
Benim isteğim şey aslında çok önceden ifade etmem gereken bir
şeydi. Sadece ve sadece daha iyi iletişim kurmak ve işimde daha verimli olmak
istiyorum. İşitme kaybım kimseden sakladığım ya da saklayabileceğim bir şey
değil zaten. Hiç de olmadı. Bunu ben artık
kusur değil, bir özellik olarak görüyorum. Benimle çalışanların da öyle görmesi
için uğraşıyorum. İşte buna güvenerek söyledim isteğimi. Beni doğru anlayıp, doğru değerlendirmeleri için de pat diye söyledim aklımdan geçeni.
Toplantı sonunda yüce yönetici bana yaptığım işler için
teşekkür etti ve benimle bir daha telekonferans değil, video konferans yapacağını söyledi. Bu şekilde de aylık telekonferans öncesi girdiğim ve
tansiyonumu yükselterek daha da kötü duymama yol açan stresten kurtulmuş oldum.
“Oh” dedim. Hatta “Oh be!” dedim.
Ben yaptım, oldu. Siz de yapsanıza... Gerçekten çok iyi geliyor :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönderme