![]() |
23.7.2015 Anadolu'dan Görünüm yazılmış el yazısı ile |
İlk gençliğim TRT’de “Anadolu’dan Görünüm” programı
seyrederek geçti. Jenerik müziği hala kulaklarımdadır. Sansürsüz gösterilen
ölü/m görüntüleri de. Beynime kazınmış. O müziğin daha ilk notasında tüylerim diken diken olur.
Ankara’nın daha doğusuna hiç gitmemiş olan ben, ilk TRT’den
gördüm oraları. Gördüğüm şeyleri hiç sevmedim. Sadece televizyonda gördüklerime
ve duyduklarıma inandım. Neden böyle oluyor demedim. Sorunu, kaynağını ve
sebebini merak etmedim. Orada savaş içinde yaşayan insanlar ne yapıyor
düşünmedim.
80’in acısını çeken ebeveynlerimiz bizi politikadan uzak
tuttu. Ben ve arkadaşlarım 1 Mayıs’ta Kızılay’a gitmeye korkan çocuklar olarak
yetiştirildik. Ders çalıştık. Kitap okuduk ama siyaseti okumadık. Tarih dersi
gördük ama tarihi araştırmadık. Coğrafya dersinde hangi illerde ne yetiştirilir
öğrendik de oraların hapishanelerinde neler oldu diye sormadık. Sadece bize
gösterileni bildik. Daha fazlasını istemedik. Neden diye sormadık, çünkü
korktuk. Bilmediğimiz kadar uzun yaşayabilirdik.
Devran döndü yaşımızı aldık çoluk çocuğa karıştık. Derken
yeni bir gençlik peydahlandı. Bilgiye ulaşmaları kolaydı. Internetle
büyümüşlerdi. Akıllıydılar ama bundan öte neden diye soruyorlardı. Dedikleri
lafta kalmıyordu. Dünyayı değiştirecek şeyler yapmaya gönüllülerdi ve de bunun
için harekete geçiyorlardı.
İşte bu gençlik bizim dönemin Anadolu’dan Görünüm’de görüp
korktuğu yerlere kendileri gitti. Orada olanları bizden daha iyi bildi. Neden
sonuçtan öte çözüme odaklandı. Çözümün insanlıkta yattığını bildi. Yardım eli
uzatmaya gitti.
Her şeyden haberdar olan Büyük Ağabey bilemedi, önleyemedi o
gün olacakları.
Patlamayla kanatlandı o gençler. Kanatlandıkça daha da
çoğaldılar.
20 Temmuz eşimin doğum günüydü. Ona bir şeyler yazmak
istemiştim o gün. Ama Suruç’ta olanları öğrendim. Hayatım, hayatımız her şey anlamsız geldi. Üzüldüm, utandım ve
sorguladım... Ben bu ülkenin yitip giden çocuklarının ardından yazı yazmaktan
usandım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönderme