Fotoğraf: El yazısı ile Leke yazılmış defter sayfası. Leke'nin son e'sinin üzerinde bir leke var. |
Sanırım dünyanın sonu yaklaşıyor. Gerçekten. Doğaya
yaptıklarımız yeterli gelmemiş olacak ki işi kısa yoldan bombalarla, silahlarda
ve toplu katliamlarla halletmeye çalışıyorlar. Paris’te olanları duyduğumda
Kenya- Garissa’da, Suruç’ta, Ankara’da ve Beyrut’ta olanları duyduğumda
hissettiklerimi hissettim , çünkü hepimizin insan paydasında kardeş olduğumuzu
bundan 20 yıl önce öğrendim.
18 yaşında hayatında hiç tek başına yolculuk yapmamış bir
kız çocuğu olarak önce uçağa, sonra Ecnebistan metrosuna ve sonunda da trene
binerek bir öğrenci konferansına gittim. Yine kendimin sınırlarını zorladığım
zamanlardı. İnat etmiştim; önce seçilecek, sonra da tek başıma gidecektim.
Internet yeni yeni yerleşiyordu hayatımıza. Internet sayesinde uluslararası
öğrenci konferanslarından haberdar oldum. Internet sayesinde onlara başvurdum
ve kabul edildim.
Orada Ecnebi birinin evinde kaldım. Bana çok iyi davrandı.
Hatırlıyorum ilk gece kaldığım kızın evini bulamadım, kaybolmuştum. Boynumdaki
kimliğimde yazan adresi bulmama bir Ermeni yardım etti. Baktım şöyle bir çocuğa,
bize haberlerde bahsettikleri zalimlere hiç mi hiç benzemiyordu.
Sonra başka konferanslara gittim. Zenci grup arkadaşımla
tiyatro oynarken ondan biraz çekindiğimi, ona dokunamadığımı fark edip
kendimden utandım. Tarkan’ın şarkısını söyleyen Sırp kızlara kızıp sahneye
çıktım. İşte Türkçe böyle söylenir dedim. Sonra o Sırplardan biri benim en
yakın yabancı arkadaşım oldu. İstanbul’a geldi, bizde kaldı. Anne- babamla
tanıştırdım. O, annemlerin yanında saygısından bacak bacak üzerine atmazdı
biliyor musunuz? Düğünüme geldi, yanına bize hediye olarak takacağı altını alıp. Oğlumun doğumuna geldi. Önemli
anlarımda hep yanımda oldu. Bizimkilerin 4. kızı oldu. Gelenek görenekte hiç
bir farkımız yoktu. O Ortadoks’tu sadece. Bunun öneminin olmadığını onunla
öğrendim. Tüm Sırp’ların adının kötü kalpli insanlar yüzünden lekelendiğini
gördüm.
Sonra bir de Kıbrıs Rum’u ile arkadaş oldum. Atina’daki evine
lokum ve nazar boncuğu alıp gittim. Baktım dairesinin altında lokumcu var,
kapısının üzerinde ise nazar boncuğu. Bu kadar mı benzeriz arkadaş dedim. Aile
yapıları, herşeyleri bizlere benziyordu.
O Hristiyan’dı sadece. Bunun öneminin olmadığını onunla öğrendim. Tüm Kıbrıslı
Rum’ların adının kötü kalpli insanlar
yüzünden lekelendiğini gördüm.
Şimdi ise biz lekeleniyoruz. Tüm Müslümanların adını kötü
kalpli insanlar lekeliyor.
Ben tanıdığım insanlar sayesinde, lekelenmiş adların ötesini
gördüm. İçimizde, özümüzde bir olduğumuzu fark ettim. Politikacıların, silah
endüstrisinin ve uyuşturucu ticaretinin ayakta kalması için birbirimize düşman
olmamız gerekiyordu. Düşman olmamız için de PR yapıyorlardı.
Dünyanın sonu geldiyse nefret yüzünden geldi. İyi kalpli
insanların lekelere kanıp birbirinden vazgeçmesinden geldi.