Korku, gerginlik ve küçük bir kızın utangaç haliyle amfiyi
buldum. İçeriye girdim. Kalbim deli gibi atıyordu. Sınıfta bir kişi vardı. Bana
“Kimsin sen?” der gibi baktı. “Merhaba” dedim. “Ben afla geri döndüm de, bu
dönem sadece bu dersi alacağım”
Ve bu şekilde soğuk ve derin suya bodoslama atlamış oldum.
Haftalardır omzumu kulaklarıma yapıştıran gerginlik ile yüzleştim. Ben gittim,
amfimi buldum ve yerime oturdum.
Acaba kafam çalışır
mı? Acaba konuyu anlar mıyım? Acaba daha önceden birbirini tanıyan insanlar ile
iletişim kurabilir miyim?
Neyse ki hazırlıklıydım. İşitme cihazım ile bluetooth
vasıtasıyla iletişim kurup sesi doğrudan cihaza veren “işitme cihazı
aksesuarı”ndan almıştım. Küçük bir şey, askısı da var. Gittim hocaya durumumu
anlattım ve mikrofonlu cihazı boynuna asıp asamayacağını sordum. Evet tabi ki
dedi... ve derse başladık...
“Alet işler el övünür” derler ya; bende de öyle oldu. O
mikrofon hocanın sesini doğrudan cihazıma verdi ve ben de bir kelimeyi dahi kaçırmadan
anladım. Cihaz işledi, ben övündüm :)
Harikaydı! O kadar iyi anladım ki kendime şaştım. Hatta bir soruyu ilk ben
yaptım. Yaptım da nasıl yaptığıma şaşırıp, kendime inanamadım.
Derse faal bir şekilde katıldım. Bir yeri anlamadığımda soru
sordum. Günün sonunda gerçekten konuyu hazmetmiştim. Gözümde büyüttüğüm,
aylardır zihnimi işgal eden kocaman, şişman ve ağır yükü küçültüp yan cebime
koydum.
Ders çıkışında uçuyordum sevinçten. Başlamıştım ya,
bitirmenin yarısıydı işte.
Derse başlamadan önce acaba yine kalır mıyım diye düşünüyordum.
Şimdi diyorum ki...Belki diyorum, yani zorlasam diyorum...AA getirir miyim acep
dersi diyorum :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönderme