82 yaşındaki babamda da işitme kaybı arttığı için, ona cihaz
almak farz olmuştu. İki kızı yıllardır işitme cihazıyla yaşayan baba kişisi bir
türlü işitme cihazına ısınamamıştı. Belki de kendine kondurmadı, işitme kaybını
önemsememişti o zamanlar. Bu süre içinde
ben biraz da bozuldum bizlerin genç yaşta işitme cihazı takıp, babamın yaşına
rağmen buna bir türlü yanaşmamasına.
Babacığım cihaz almadan önce televizyonun tüm ses
düğmelerini en sonuna kadar getirip seyrediyordu. Televizyonun sesi diğer
odalardan değil, evin dış kapısından bile duyulur olmuştu. Özellikle maç
seyrettiği zamanlarda evde durmak pek de mümkün değildi.
İlk işitme cihazını zorlamamızla 3 yıl önce denedi. Şöyle
bir hafta evirdi çevirdi, arada taktı. Sonra da bunlar benim başımı ağrıtıyor
diye iade etti.
Çocukları olarak durumun vahametini görüyorduk fakat bir
yere kadar ısrarcı olabiliyorduk. Artık sonunda kimseyi duymak istemediğine
bile inandırmıştım kendimi. Zorlamayı, konuyu açmayı da bıraktım.
Sonra, ben tatildeyken; yani yılın Ankara’da bulunduğum 50
haftasında değil, Ankara dışında olduğum hafta içinde işitme cihazı alacağını
söyledi. Ya keşke ben de olsaydım falan dedim ama dinlemedi; o hafta iki
kulağına da işitme cihazını aldı. Şimdi yazarken fark ediyorum, babamın cihaz
alırken beni yanında istemediğini. Belki de bilinç dışında genetik sebeplerden
doğan işitme kaybımızdan ötürü suçluluk hissediyordur. Bilinç dışı başka bir
alem, bizlere neler yaptığını bilemiyoruz ki çoğu zaman. Böyle minik minik
aydınlanmalar ve farkındalıklar ile kapıyı milimetrik olarak açıyoruz oraya
doğru sanırım.
Neyse bırakayım bilinç dışını da geleyim elle tutulur, gözle
görülür ve ancak işitme cihazıyla duyulur maddi dünyamıza :) Babacığım aldı işitme
cihazlarını başladı güzelce takmaya. Açıkçası bu kadar uyumlu olmasını, göstere
göstere ve düzenli şekilde kullanmasını pek beklemiyordum ilk tecrübesinden
dolayı.
İbadetin yanı sıra ciddi şekilde sosyalleşme alanı olarak
gittiği camisine devam etti işitme cihazlarıyla. Gittiği marketlerde kasiyerler
ile konuşup onların gönlünü fethetti. Komşusunu durdurup iki çift laf etti. Her
zamanki dışa dönük babam işte, hayatına devam ederken içine işitme cihazlarını
da dahil etti.
Geçen gün annemi aradım ve babamı sordum. “Bilgisayar
kursuna gitti” dedi. Yanlış mı anladım acaba diyerek dediğini tekrar ettirdim.”Baban
belediyenin bilgisayar kursuna gitti. Üstelik o kadar azimli ki, uzak olmasına rağmen erkenden kalkıp gidiyor bir haftadır” Hayretler içinde kaldım ama bundan
daha fazlası mutlu oldum. Dayanamadım akşamına hemen babamın yanına gittim.
Gittiği kurs internet kursuymuş. Cebinden not aldığı
kağıtlarını çıkardı özenle: “Bak kızım
google varmış adresini buraya yazdım. Hoca bana bir e-mail hesabı açtı. Bugün
gazeteleri okudum internetten. Neler varmış nelerr...” O anda babama karşı
hissettiğim sevgi ve şefkatin yoğunluğunu şu anda anlatabileceğim bir kelime
yok.
O kadar gururlandım ki kendisiyle. Vücuduna, ruhuna ve
zihnine çok iyi bakan, aynı zamanda gelişmeleri de takip etmek isteyen bu yaşı ilerlemiş,
fakat aklı ve ruhu genç adamla çok
gururlandım. Bu gururdan biraz da kendime paye çıkardım: “E ben de babamın kızıyım.
Azmimi de ondan aldım herhalde.”
Babam şimdi ablamın ona verdiği eski lap topu beğenmiyor.
Akıllı telefon istiyor. Şöyle büyük ekranlı, babacığımın rahatça gazeteleri
okuyabileceği bir akıllı telefon markası/modeli var mıdır? Ne alalım ona acaba?
Önersenize bizlere...